7 Haziran 2013 Cuma

Direnişi Anlamak

Özgür olmak zor iştir. Akıl ister, sorumluluk ister, yürek ister. Bu nedenle bir kısmımızın sorgusuz sualsiz biat edecek yöneticiler aramaları, bulduklarında da ona yapışıp kalmaları, ne yapacağımızı söylesin diye ağzının içine bakmalarına çok şaşırmıyorum. Bunlardan sıyrılıp ben doğruyu yanlışı ayırt edebilirim diyenlere azınlık veya çapulcu deniyor artık.

Taksim Gezi Parkı' ndaki direnişi anlayabilmek için korkmadan çekinmeden 1-2 saat gidip orayı görmek, orada kamp kurmuş nöbet tutan vatandaşlar ile bir iki kelime sohbet etmenizi öneririm. Medyadan haber alamadığınız, yapılan haberler de sadece direnişi kötü göstermeyi hedefleyen seçilmiş görüntüleri içerdiği için maalesef direniş sanki bölücü bir hareketi bir teröristler toplantısıymış gibi gösteriliyor.

Dahası bugün (09.06.2013) başbakan çok talihsiz bir konuşma yaparak doğru olmadığı ispatlanmış 2 kışkırtıcı bilgiyi sanki gerçekmiş gibi olayları sadece başbakanlarının ağzından duyabilen halkla paylaştı.
Taksimde başörtülü kızlara saldırılmış!!
Camiye ayakkabılarla girilmiş, bira içilmiş!!

Halkı din hassasiyeti üzerinden karşı karşıya getirmek gibi tehlikeli bir hamleyi anlayamamam bir kenara, bir ülkenin başbakanının halka bu kadar açık bir şekilde yalan söylemesi, halkı kışkırtması suçtur.

Twitter hesaplarında paylaştıkları bazı mesajlar için gözaltına alınan vatandaşlar varken, bir başbakanın meydanlarda halkı galeyana getirecek gerçek dışı bilgilerle halkı heyecanlandırması suç değil midir?

Gezi parkında zaman zaman siyasi bir takım liderlerin ve partilerin poster ve bayrakları açılsa da bunlar hemen orada ne için bulunduğunu iyi idrak etmiş çoğunluk tarafından alandan uzaklaştırılıyor.

Büyük kısmı orada sadece vatandaş olarak bulunmayı tercih eden ve aksi bir ortamın oluşmasına sonuna kadar karşı olan bu insanlara, pkk ile omuz omuza yürüyorlar, bölücüler, dine saldırıyorlar, çapulcular, piyonlar diyerek saygısızlık etmeye kimsenin hakkı yoktur.

2 Haziran 2013 Pazar

Taksim Gezi Parkı

Günlerdir Taksim Gezi Parkı'nda oturma eylemi olarak başlayan ancak hükümetin talimatı ile polisin anlaşılamaz ve kabul edilemez bir güç gösterisi haline getirdiği eylemleri takip etmekteyiz ülke olarak.

Yaşananlardan bihaber olanları bir kenara koyuyorum onlara diyecek hiç bir şeyim yok. Çünkü belli ki bu kadar şey olurken halen bihaber kalabiliyorlarsa zaten bir şey anlamayacaklardır.

Ancak olayları bölücüler, teröristler Taksim' de toplanmış polise saldırıyorlarmış, elinizde Türk bayrakları ile polise saldırıyorsunuz, 2 tane ağaç için bu kadar şiddet fazla değil mi? gibi yorumları  inanılmaz buluyorum.

Eğer insanların biraraya geldiği yerlerden herhangi birine gitmediyseniz, en azından aşağıdaki soruları kendinize sormanızı rica ediyorum.


  1. Olaylara dair vali, emniyet müdür, ibb başkanı nerede? Sadece RTE nin konuşması neyi gösterir?
  2. İnsanların çimenlere uzanıp kitap okuduğ, müzik festivallerindeki gibi çadır kurup eğlendiği barışçıl bir eylemde, çadırların ortasına gaz bombası atılarak insanların uykuda gaza boğulması, nsanlar kaçarken çadırların toplanıp yakılmasına neden olan, polisin gördüğü büyük tehdit ne idi?
  3. Kullanımı konusunda çok ciddi kısıtlamalar ve uyarılar bulunan biber gazı gibi bir kimyasalın kabul edilemeyecek kadar yakın mesafeden (1-2 metre mesafeden bile kullanıldığı görülebiliyor) ve yere veya havaya ateş etmek şöyle dursun, doğrudan normal kurşun kullanır gibi eylemcilere "nişan" alınarak kullanılması nasıl açıklanabilir?Amaç terörist ve bölücülere müdahale etmek ise sözde, alanda bulunan otel vb. alanlardaki turist ve eyleme katılmayan diğer vatandaşların alandan boşaltılması gibi bir yöntem düşünülmeden alanda bulunan herkesin gaza boğulması nasıl bir stratejidir?
  4. Bütün bunlar olurken hiç bir televizyon kanalının konu ile ilgili altyazı dahi geçmemesi, sonrasında ise olayları bizzat yaşadıklarımızdan çok farklı bir açıdan ve taraflı olarak yayınlamaları nasıl açıklanabilir?
  5. Bütün bu olaylar olurken mobese kameralarının çalıştırılmaması, trafk kameları ve trafik yoğunluk haritalarının ulaşılamaz olması ile neyi gizlemeye çalışıyorlar?
  6. Başbakanın "Bunları Gezi Parkı2ndaki o ağaçlarda sallandıracaksın" ifadesi insanların aslında ne için bu kadar ayaklandığını açıklamaya yatmiyor mu?
  7. Direniş alanında 3G neden bozuktu? Cumartesi günü belirli bir süre TTNET ve Superonline sağlayıcılarından neden Sosyal Medya ya erişilemedi?
  8. Ortalık bu kadar kaynarken televizyona çıkıp, konuşalım birbirimizi yanlış anlıyoruz gibi ılımlı bir tavır sergilemek yerine, halkına çapulcu, terörist, faşist diye hitap etmek, ben karar verdim olacak diyerek insanları daha da fazla tepkiye yöneltmek nasıl bir yönetim stratejisidir?
  9. İnsanların sığındığı okul, klinik, vb yerlerde içeriye gaz bombası atılmaya devam edilmesi aşırıya kaçmak değil midir? Tedavi görenlere bu kadar eziyet edilir mi?
  10. Polisin korumalı kıyafetleri, gaz maskeleri ve copları varken, kot tişort giymiş gaza boğulmuş nefes alamayıp yere düşmüş bir eylemciyi tekmelerle coplarla darp etmeye devam etmesi orantısızlık değil midir? Aşırılık değil midir?
  11. Polisler sokaklardaki çöpleri temizlemezken neden attıkları gaz bombalarının kapsüllerini iş makineleri ile topladılar?
Molotof atılmadı, 1 Haziran cumartesi günü geç saatlere kadar etrafa zarar veren, yağma eden guruplar yoktu. Birden ortaya ATM leri parçalayan, insanların arasında haberci rolü ile gezinip sözde röportaj yapan sivil polisler belirdi. Polis kanıtları ortadan kaldırırken insanlar her birlikte eylem alanını temizledi, parkı güzelleştirdi. Bu yıkıcılık mıdır? Çapulculuk mudur?

Apolitik, herhangi bir partiye bağlı olmayan, sağ sol tartışmalarına gerek duymayan, demokrasi, humanizm ve çevre aşığı insanları bir araya getiren bu eylemleri bölücülerin eylemi olarak değerlendirenlere ise soruyorum: siz hiç toplumun bu kadar farklı kesimi ile yanyana saf tutabildiniz mi?