8 Mart 2013 Cuma

Bir Kadının 8 Mart'ı...



Bir süre öncesine kadar sadece Kadınlar Günü diye anılırdı. Artık düzeltiliyor Emekçi Kadınlar Günü diye!  Ancak gerek yok, çünkü emekçi olmayan kadın mı var şu dünyada?

Bir kadın olarak her sene olduğu gibi, bu sene de kutlamadan çok, kıyısından köşesinden tüm kadınların ufaktan da olsa maruz kaldığı ayrımcılıkların, dayatmaların yasını tutuyorum.
Yanlış anlaşılmasın! Artık toplumun bir dayatması haline gelen cinsiyet rollerinin altında kadın, erkek tüm insanların ne kadar ezildiğini gördükçe hemcinslerim için olduğu kadar erkekler için de üzülmemek imkansız. Ancak ben bir kadın olarak bugün kendi cinsimin gözlüğünden hislerimi paylaşacağım.

Aslında sadece bazı alıntılar yapmak istiyorum. Bir kadın olarak günlük yaşantımda doğrudan şahsıma yöneltilmiş laflar değil. Ancak günlük diyaloglarda kadınları hırpalayacı, aşağılayıcı o kadar sözümüz var ki! Belki farkına varmıyoruz ama en eşitlikçi geçinenler bile duyarsızlaşmış artık bunlara. Ama ben bir kadın olarak çoğu defa -farkına varmadan karşımdaki- aşağılandığımı hissettim bir kadın olarak.

Sık duyulan bir sözdür belki çok önemsemiyoruz artık, hata bir gerçek olarak kabullendik bile, ama ne zaman bir taksici “kadın şöför işte!” dese, omuzlarım düşüyor ve “hiç araba kullanmamalıyım” diyorum kendi kendime. Çünkü kadınım ya, zaten beceremem. Baksana bu kadar erkek şöför yanılıyor olabilir mi?


İş küfür etmeye geldi mi? Karşınızdakinin ailesindeki kadınları hedef alarak çok etkili olabiliyorsunuz. Hani cennet anaların ayakları altında ya, kavga/küfür sırasında da analar ayaklar altında...

Kadınlar için “Erkek gibi!” kadın derler, iltifattır bu. Nadiren dişiliği yok anlamında kullanılsa da, çoğunda iltifattır asıl amaç. Tuttuğunu koparan, güçlü kuvvetli, kararlı, vs vs...
Erkekler için “Karı gibi!” derler. Kadın bile değil.  Olduğum şey bir hakarettir, hatta yerinde kullanırsan en okkalı küfürden bile beter eder “erkek” adamı. Karı gibi kıvırtırmamalı, “karı” gibi dırdır etmemeli, “karı” gibi ağlamamalı... “karı” gibi gülmemeli...

Kendinizi hanımların yerine koyun. Diyelim ki adınız Z. Tüm ülke (dünyayı karıştırmıyorum bu konuda biraz yerel kuvvette) birilerine sizin adınızı kullanarak hakaret edebiliyor.  “Z misin oğlum sen?!”

Etek giymek neden büyük bir iddiadır erkekler için? Zaten şort, hatta yazın haddini geçip speedo giyip bacak vs ne varsa göstermiyor mu beyler? Etek giymenin tam olarak nesi aşağılayıcıdır söyler misiniz? Ya da sadece sessizce düşünün? Buldunuz mu?


Peki hiç yanınızda herhangi bir eşya için “kız gibi” deyimi kullanıldı mı? Bir gün çalııştığım yerdeki asansöre bindim. İki bina görevlisi de benimle beraber asansöre girdi. Biri sordu “asansör bozuktu hani, tamir etmişler?!”, diğeri asansörün düğme panelini avuç içiyle hafif sıvazlayarak “bakım yaptılar, kız gibi oldu kızzz!” dedi. Bir an asansörle oracıkta sevişecek sandım!
Bir eşyanın “kullanılmamış” veya “kullanılmamıa yakın” olduğunu ifade etmek için de ağza alınabilir benim cinsiyetim. Siz hiç bu ifadeyi kullandınız mı? Bir araba ya da motorsiklet için? 2. El herhangi bir eşya için? Burada araba veya asansöe benzetilmek değil mevzu, anlamayan için söyleyeyim. Siz kullanılabilir bir şeysiniz kadın olarak. Kullanılmamış halinize “kız” denir! Evlenirken kırmızı kuşakla paket yapılırsınız... belinizden... kutusunda sıfır demektir L Farklı anlamlarda kullanıldığı yörelerde var elbet, ancak genel konsept bu...

Gelin dedim de aklıma geldi. Pastırmayı gelin gibi dizmek nedir bu arada? Son günlerin uzmanlık sorusu? :) Bütün reklam boyunca pastırma kelimesini duymadı bile kulağım, o lafı duyduktan sonra takıldım kaldım.

Biscolata erkekleri olay oldu bir süre. Bir kadın olarak yıllardır beni etkilemek üzere yapılan tüm reklamların mutfak başta olmak üzere evin bir köşesinde geçmesi, ürünlerin temizlik veya kuaför için daha fazla zaman kazanma anlamına gelmesinden bana gına gelmişti. 




Bize layık görülen yegane erkek modeli Mr Muscle iken kim nasıl sorabilir Türk kadınları iş cinsellik konusuna gelince niye bu kadar tutucu veya frijit diye? Biscolata erkeklerini beğenen ya da izleyen tüm kadınlar “azmış” ya da (affınıza sığınarak) “motor” olarak etiketlenirken ve daha bin türlü aşağılamalar ve ayıplamalarla karşılaşırken, erkek odaklı reklamlardaki o bol makyajlı, işveli cilveli kadınlar gibi olamadıkları gerekçesiyle aldatılıp terkedilmiyorlar mı?  Anne olacaksın, evin namusunu sen taşıyacaksın, Biscolata reklamı izleyeceksin ama kılın kıpırdamayacak, içinde olmayacak yani! Söküp atacaksın!

Şöyle bir bakınca kadınların depresyondan muzdarip olması aslında çok da şaşırtıcı değil... Hem dünyayı ayaklarımızın altına serin, sonra da bir anda hoop diye çekin her şeyi yine ayaklarımızın altından... Olmak istediğimiz kişi olamadığımız gibi, ne olmamız istendiği de çok değişken olduğundan bir türlü tutturamıyoruz rolü. Kadın olmak aslında çok kişilikli olmayı gerektiriyor. Hani var ya, sokakta hanımefendi, mutfakta ... diye gidiyor., aynen öyle işte...

Bir gerçek var apaçık ortada... Kadın mutsuz olunca erkek de mutsuz oluyor, çocuk da... O yüzden hani erkek evin direği diyorlar ya, o öyle değil...


Eğer olmak istediğiniz gibi olmayı tercih ederseniz de kulaklarınızı tıkayacaksınız etrafa... Olmak istediğiniz gibi olun... Yeter ki mutlu olun...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder